19 Kasım 2007 Pazartesi

Erkek çocuk daha dayanıksız ve hassas

Amerikan U.S.News & World Report dergisi, erkek çocukların hem biyolojik hem de ruhsal açıdan kızlardan farklı olduklarına ilişkin bir dosya yayınladı. ABD’deki araştırmalar, güçlü olması beklenen erkek çocuğun daha dayanıksız olduğunu, okullarda öğrenme güçlüğü çekenlerin üçte ikisinin oğlan olduğunu ortaya koyuyor.

Zayıf notların yüzde 70"i yine erkek çocuklara ait. Konsantrasyon zorluğu çekenlerin yüzde 80"i oğlan. Uzmanlar, erkeklerin her toplumda güç ve başarıyla özdeşleştirildiğini, ancak güçsüz olabileceklerinin göz ardı edildiğini söylüyor.

Amerikan U.S.News & World Report Dergisi, ‘‘Oğlanlar daha dayanıksız cinsiyet mi? Gerçek hayatta kızlar neden daha başarılı?’’ kapağıyla oğlan çocuklara ilişkin son gerçeklere parmak basıyor. Dergi araştırması, erkek evlatların daha hassas, daha duygusal, ama en önemlisi ‘‘farklı’’ oldukları sonucuna varıyor ve temel hatalarımızın, onları sürekli kızlarla kıyaslamak, ‘‘güçlü ve başarılı’’ imajını pompalamak olduğunu hatırlatıyor.

Daha çok şefkat, anlayış, dertleşme bekleyen, biyolojik yapıları nedeniyle tepkileri de farklı, toplumun biçtiği rol yüzünden tökezleyen erkek evlatlar hakkındaki Amerikan araştırmasına göre, erkek çocuklar gri bir tablo çiziyor. Harvard Üniversitesi"nden klinik psikolog William Pollack, ‘‘Okullarda öğrenme güçlüğü çekenlerin üçte ikisi oğlanlar. Zayıf notların yüzde 70"i yine onların. Alkol, şiddet sorunları var. Liseyi terk edenlerin ve konsantrasyon zorluğu çekenlerin yüzde 80"i oğlanlar’’ tespitini yaparken, meslektaşı Michael Thompson, ‘‘Erkekler güç ve prestijle özdeşleştiriliyor. Başarıya şartlanıyor. Dertleri olabileceği ve güçsüz kalabilecekleri göz ardı ediliyor’’ diyor.

Bilim, kızlarla delikanlıların biyolojik farklılıkları olduğunu resmen doğruluyor. Bu veriler delikanlıların ‘‘daha özel’’, bir başka deyişle şefkat eksikliğinden daha çok etkilenen, daha dayanıksız olduğu gerçeğini aydınlatıyor. Güçsüzlük yüzyıllardır kadına layık görülen bir özellikti. Yeni gerçekler asıl güçsüz olanın, sorunların üstesinden gelemeyen cinsiyetin erkekler olduğuna işaret ediyor. Son 20 yılda eğitimde kızlara eşit haklar için çırpınan uzmanlar, şimdilerde, ‘‘Kızlarla pek fazla ilgilenmiş, oğlanları ihmal etmişiz’’ diyorlar.

Fort Worth kentindeki Aile Merkezi"nde ‘‘Oğul Yetiştirmek’’ seminerlerinden de önemli dersler çıkıyor. Anne-babalar neler mi öğreniyor? Erkek evlatların duygularını ifade edebilmesi için onlara en azından 60 saniye zaman tanımak gerektiğini, tepkileri için biraz sabretmeyi. Erkek çocuğun duygularını, hassasiyetini maskelemeye çalışırken öfke patlamaları normal. Başlarının okşanması o çok susadıkları şefkati, yakınlığı sağlıyor, sakinleştiriyor. Oğlanlarla otururken dertleşmenin çok daha zor olduğu, konsantrasyonlarının çok kısa sürede yitirdikleri de gözlenmiş.

Erkek ceninin düşük ihtimali daha fazla

Erkek evlatların dayanıksızlığının öyküsü doğum öncesine uzanıyor. Londra"dan çocuk psikiyatristi Sebastian Kraemer"in araştırması şu sonuçları ortaya koyuyor:

Döllenmede, kızlardan daha fazla erkekler oluşuyor. Çünkü Y kromozomunu taşıyan spermin daha hızlı yol aldığı söyleniyor. Ancak hayatın başlangıcındaki bu üstünlük pek uzun vadeli değil. Annenin strese girmesi halinde erkek ceninlerin düşük ihtimali daha yüksek.

Dünyaya geldikleri anda da gelişim açısından kızlar avantajlı ve erkek bebeklere kıyasla 6 hafta ileride.

Duyguların dışavurumunda da tepkiler farklı. Oğlanlar duygusal zamanlarda daha fazla strese giriyor, ama bunu çaktırmama gayretinde oluyor.

Çığlık çığlığa bir bebek, kızlara kıyasla oğlanların kalbinin daha fazla çarpmasına ve avuçlarının terlemesini getiriyor. Oğlanların duygularıyla davranışları birebir örtüşmüyor.

Anne açısından oğlu gelecek için yatırım

Türkiye"nin ilk psikolojik danışmanlık merkezi AŞAM"ı kuran, UNICEF danışmanlığı yapan, ABD"de 11 yıl mesleki çalışmalarda bulunan Uzman Psikolog Fatma Torun Reid"e, ‘‘Erkek evlat farklıdır’’ tezinin evrensel olup olmadığını sorduk. İşte yanıtı: ‘‘Kız ve erkek beyinleri fiziksel olarak farklıdır. ABD"deki tespitler, bütün toplumlara dönük uygulanabilir. Biyolojik kökenliyse zaten evrenseldir. Toplumsal beklentiler şekillendiriyorsa değişik bile olsa yine evrensel olacaktır. Türk ve Amerikan toplumlarında tabii ki kültürel farklılıkların yansımaları var. Bizler geleneksel toplumuz. ABD"de içsel fırtınaların dışa vurumu için koşullar daha elverişli. Bizler gibi geleneksel toplumlarda anneler, oğullarını çok büyük yatırım olarak görüyor. Kendi geleceklerinin sigortası olarak düşünüyor. Anneye bağımlı bir erkek, evliliğinde mutsuz oluyor. Sağlıksız ana-oğul ilişkisi, evladın geleceğini sakatlıyor.

Neler önerilir?

Gençlik kendi sınırlarını koymak ihtiyacında, buna saygı duymak gerekli, müdahale etmemek, sürekli akıl vermemek, ama bir şeyler sorduğu zaman azımsamamak, aktif olduklarında ortak hobiler geliştirmek.

Erkek çocuk geç konuşuyor

Pennsylvania Üniversitesi Beyin Davranışı Laboratuvarı Direktörü Ruben Gur anlatıyor: Kadınların beyinleri ortalama yüzde 11 oranında erkeklerden daha küçük, ancak daha komplike gelişimi var. Ancak hacim farklılığı erkeklerin daha zeki olduğu anlamına gelmiyor. Erkek beyinlerinde gri madde daha az ve beyaz madde daha fazla. Gri madde enformasyonun değerlendirilmesine, beyaz madde ise beyinden bedene sinyaller gönderilmesine yarıyor. Beyin yarıküreler arasındaki bağlantılar kadınlarda çok daha fazla. İşte bu biyolojik ayrım nedeniyle kadınlar sözel ifadede, duygularını ortaya dökmede erkeklerden üstün. Bu yüzden oğlanların konuşmayı sökmesi zaman alıyor. Kızların beyin yapısı daha kolay öğrenmelerini getiriyor. Erkek beynindeki beyaz madde üstünlüğü ise mekanikte kızlara fark atmalarını, beyindeki sıvının fazlalığı da çarpmalarda kafataslarının daha dayanıklı olduğunu açıklıyor.