Kızımın gittiği bale okulunda hiç erkek öğrenci yok. Belli ki erkek çocukların aileleri baleyi, sadece kızlara ait bir sanat faaliyeti olarak görüyorlar.
Bunun o yaştaki çocukların güzel sanatlara ilgi duymalarını sağlayacak, bedensel ve ruhsal gelişimlerine yardım edecek bir tür spor olduğu gerçeğini ihmal ediyorlar.
Kızımın boş vakitlerini değerlendirdiği müzik okulunda da erkek öğrenci sayısı bir elin parmakları gibi, kolayca sayılabiliyor.
Okulundaki dans kulübünün faaliyetlerine katılan erkek öğrenci sayısı da aynı şekilde.. Bu öğretim yılı sonunda velilere yapılan dans gösterilerine katılan erkek öğrenci sayısı kız öğrencilerin beşte biri kadar bile değildi..
Arkadaşlarımın erkek çocuklarının boş vakitlerinde yaptıkları tek şey futbol ya da basketbol oynamak, bilgisayar başında saatler geçirmek.. Çünkü bu davranış biçimi aileleri tarafından daha "erkekçe" bulunuyor ve özellikle teşvik ediliyor.
Bu tablo bizim "erkek toplum"umumuz için bir sürpriz değil elbette..
Düşünüyorlar ki erkek çocuk yırtıcı, kavgacı ve hırslı yetiştirilmezse yaşamının ilerleyen yıllarında zorluk çeker, ezilir, yaşam mücadelesinde geri kalır..
Oysa dün Londra'da açıklanan bir araştırma, bunun tam tersini söylüyor.
Kraliyet Psikiyatri Koleji'ndeki bir toplantıda sunulan bir araştırma, "ana kuzusu" gibi yetiştirilen erkek çocukların, "delikanlı olsun diye" yetiştirilen erkek çocuklara göre yaşamda daha başarılı olduklarını ortaya koyuyor.
Araştırmayı sunan Dr. Sebastian Kramer, "katı" yetiştirilmeye çalışılan erkek çocukların gerçek yaşamda daha kırılgan olduklarını söylüyor.. Çocukluklarında el üstünde tutulup, ana kuzusu gibi yetiştirilen erkek çocuklar daha başarılı sosyal ve iş ilişkileri kurabilirlerken, "maço" olsun diye yetiştirilen çocuklar kendilerine daha az güvenen, agresif tipler oluyorlarmış.
Bizim toplumumuzda çocuk yetiştirmek daha çok kadınlara verilmiş bir görev gibi algılanıyor.
Babalar evdeki "otorite" olarak her şeye uzaktan bakmaya, çocuklar ile anneleri arasındaki sorunları çözecek bir tür hakem gibi davranmaya eğilimliler..
Bu yüzden Dr. Kramer'in söylediklerinden annelerin önemli dersler çıkarması gerek.
Özellikle eşlerini özel hayatlarında ilgisizlik, sorumsuzluk ve agresiflikle suçlayan kadınlar.. Kocalarına benzeyen çocuklar yetiştirmek istemiyorlarsa, Dr. Kramer'e kulak vermeliler..